21 Nisan 2015 Salı

Çince öğreniyoruz!

        Biri uzakdoğu mu dedi? Biz kesin oradayızdır, iyi bakının etrafınıza. Duyduk ki Çince kursu açılmış Ankara'da, e eksik kalır mıyız? Gittik tabi ki. *öhö* bedava olması da artısı*öhö*
Hoca herkese soruyor tek tek " neden çince'ye ilgi duyuyorsunuz?" diye. Bizim kızların cevapları gayet bilge, mantıklı. MK: "Ben doktoram için bu konuyla ilgili bir araştırma yapacağım. O yüzden belgelere daha kolay ulaşabilmek istiyorum." Coffeemaniac : "Ben uzak doğuya ve dil öğrenmeye meraklı olduğum için başladım." İrit : "Ben de uzakdoğuya ilgi duyuyorum ve böyle bir fırsat çıkınca kaçırmak istemedim."  Bir de ben varım tabi: "İşte biz arkadaşlarla korece kursunda tanışmıştık. Onlar gelmeye karar verince ben de eğlenceli olur diye düşünüp geldim." Odun ya resmen odunum ben. Yok yani orada diyemezdim ki "dil öğrenmeyi seviyorum.  Bir de bu dili denemek istedim." Ama tabi ki mantıklı bir şey söyleyemem çünkü doğrucu davutiyeyim ben.
Neyse çok önemli değil velakin sınıfımızdaki herkes evlere şenlik. Bir kırtasiyeci teyzemiz var, evlerden ırak, güleç biri maaşallah emme insanların iki lafından üçünü bölen tiplerden biri. Sonradan öğrendik ki kurumun müdürünün ablasıymış. Ondan kelli anladık ki bu özgüven kaynaksız değil. Bir başka teyzemiz daha var. Küçük hippi tipli bir şey. Ses tonu konuşurken yukarıdan aşağıya doğru düzgün alçalma hareketi yapıyor resmen. Çok komik biri. Bir de oğlu varmış,
Bilkent elektrikde okuyan. Sanırım biraz da ona kuz bulmaya gelmiş kendisi ya da ne bileyim, fırsatı görünce kaçırmak istememiş de olabilir. Hepimizin alanlarını sordu. Sonra onu anlattı. Sonra da oğlunu arayıp azarladı. "Bak burada bir sürü güzel kız var, birinin bölümü şu, öbürünün şu. Sen de anca evde otur bilgisayar başında." Aslında oğlunu da getirecekmiş de işte bu hafta olmamış. Haftaya getirecekmiş ama. XD
Sonra emekli bir gemi kaptanımız var. Bir de 7. sınıftan katılan ve Macarca ve Rusça'ya ilgi duyan bir küçük arkadaş var. Yeminle her türden insan yani. Küçük bir topluluğuz ama görmeye değer.
Hocamız da ayrı bir homosapien tabi. Olmasa ayıp olurdu. Çin'de yaşamış ve sonra buraya gelip öğretmen olarak çalışmaya başlamış. Sanırım ilk kez öğretmenlik yapıyor çünkü çok amatör. Heyecandan eli ayağına karıştı yavrunun. Genç ve tatlı biri. Ama fena değil yani. Gerçi bizi biraz üstü örtülü tehdit etti. "Lütfen kursu bırakmak gibi bir şey yapmayın."  dedi. :) Tamam ablacığım bırakmayız dedim - içimden.
   
       İlk derste merhaba, ismin ne, nasılsın, nerelisin, iyiyim sen nasılsın, güle güle gibisinden tanışma ile ilgili diyalogları öğrendik. Yalnız sembolleri geçtim, okumayı kolaylaştırmak için türkçeleştirilmiş kısmı bile türkçeleştirmek çok naletti. Okumak zor, bir de dört çeşit vurgusu varmış. Z, dz diye ; q, ç diye okunuyormuş. Bunun gibi daha bir sürü örnek var. Hele sembolleri çizmeye çalışırken göreceksiniz komediyi. Hoca el yazısıyla yazdığı için bir heceyi herkes tamamıyla anlayana kadar akla karayı seçtik. Orası nokta mı çizgi mi, çizgi sola mı yatık sağa mı, o kutucuğun içinde iki çizgi mi var, kuyruğu çıkıntılı mı değil mi.... Piyyy. İrit'in defterine bir baktım, bilgisayar yazısı gibi hepsi aynı boyutta nizamlı düzenli. Bir de benimkine baktım, bakkalı doktoru utandırır cinsten. MK diyor ki "Bu defter bana yetmiyor, haftaya büyük boy resim defteri getireceğim." Hak verdim, gerçekten. Resim dersinde bukadar zorlanmamışızdır eminim.

     Tabi ki öğrenmesi kolay olmayacak ama eğlendim ben. Tabi arkadaşlarımla olunca ayrı bir zevk oluyor her şeyin. Onu da hesaba katmak lazım ama. Genel olarak zevkli olacak gibi duruyor. Zamanla göreceğiz artık.

Çince Çizmek Vol.1






Türk Çin Dostluk Vakfından enstantaneler

XXX


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder