28 Ocak 2019 Pazartesi

ÇEREZLİK KİTAP ÖNERİLERİ | 2018’de Okuduğum Kısa Romanlar


2018 yılı bütün vahşiliğiyle okuma alışkanlıklarımı bile değiştirmeyi başardı. Tez yazdım, okul bitti, işe başladım derken kitap okumaya öyle bir üşendim ki 300 sayfadan aşağısını roman saymayan ben, 100 sayfadan fazla okumaya katlanamaz biri oldum çıktım. O sıralarda da Hasan Ali Yücel Modern Klasikler Dizisini keşfedivermeyeyim mi? Dr. Jekyll & Bay Hyde’ ı hep okumak istemişimdir ama Türkçe mealine hiç rastlamamıştım canlı olarak. Gördüm aldım haliyle ucuz yollu da olunca. Kitap kısacık olunca su gibi aktı ve haliyle benim de kitap okuyamamaktan gelen göğsümdeki hunharca öküz oturması olarak tabir edilen suçluluk duygusu bir anda yok oldu. Her hafta gidip bu seriden bir kitap seçiyordum kendime. Kitapların çoğu da okumak isteyim bulamadığım ya da sevdiğim yazarların hiç duymadığım kitaplarıydı. Bu beni etkiledi. Jekyll’ dan sonra Dr. Ox’ a yatay geçiş yaptım. Öyle böyle derken birkaç ay içinde bir senede okuduğumdan daha fazla kitap okumuş oldum. Bu beni sevindirdi.

Benimle aynı kaderi paylaşan pipıllar için çok da spoiler vermeden hafif hafif bahsedeyim okuduğum kitaplardan. Go Go!

·         Dr. Jekyll & Bay Hyde

·         Dr. Ox’un Deneyi

·         Tiffany’de Kahvaltı

·         Bir Kadının Yaşamından 24 Saat

·         Simyacı

·         Kedine Ait Bir Oda




1.       Dr. Jekyll & Bay Hyde – Robert Louis Stevenson

Hepimizin ilkokul ya da lise yıllarında İngilizce olarak okumaya zorlandığımız bu kitabı ben hiç okumamıştım açıkçası. Hatta geçen senelerde “Hyde, Jekyll, Me” diye Kore uyarlaması olarak bir dizisi de yayınlanmıştı bu eserin. Gerçi orada kâh işleniş kâh oyunculuklar sebebiyle hiç de ilgi çekici bulamamıştım bu eseri, izlemeyi de bıraktım ilk bölümden üzerinize afiyet. Hepimizin bildiği gibi kitap her zaman filminden iyi olur bu tür eserler için. Ben de bu felsefeyi takip ederek kitaptan beklentilerimi hayli yüksek tuttum. Beklentilerimi tam karşıladı mı? Hayır. Ben daha bilimsel bir anlatım beklemiştim açıkçası ancak bu benim yanlış yönde beklentiye girmemden kaynaklandı. Yazar çok daha duygusal ve gizemli bir şekilde yaklaşmış hikâyeye. Velakin anlatım bir o kadar garip ve akıcı. Bu da okumayı feci halde ilgi çekici ve kolay hale getiriyor. Yani puanım sana sekkiz.

2.       Dr. Ox’un Deneyi - Jules Verne

Bu kitabı aşırı futuristik buldum bendeniz. Aşırı ilginç bir konusu var ancak işleyiş yavaş yavaş yapılandırılıyor. Bazı okurlara çok yavaş gelebilir bu süreç çünkü olay örgüsü çok ayrıntılandırılmış. Ancak ben bu gelişme sürecinden bayağı hoşlandım doğrusu. Ne yazık ki sonuç kısmı çok absürd bir şekilde bağlanmış ve kitabın ana fikri neydi yazılma amacı neydi tamamen anlamını kaybetmiş bence. Yine de ilginç bir deneyimdi, yazarın dilini ve tarzını tanımak amacıyla okumak isteyenlere tavsiye edilir.

3.       Tiffany’de Kahvaltı - Truman Capote

Bu kitabı doğrusu sürekli konuşulan Tiffany adlı dükkanı biraz tanımak için almıştım ama beni şaşırtan bir dille karşılaştım. Sanki gerçekten de sepya filtreli 50-60’lı yıllarda yayınlanmış bir film izliyor havasına büründüm okurken. Hikaye bence oldukça kasvetli. Başkarakterler olgun kişiliklere sahip kişiler gibi portre edilmesine karşın ben ikisinin de çocuk ruhlu, olgunlaşma sürecini tamamlayamamış zayıf karakterlere sahip olduğunu düşündüm. Çocuksu istekleri ve lüks düşkünlükleri yüzünden başı dertten kurtulmayan ya da istedikleri hayata bir türlü sahip olmayan birçok insan karakteriyle karşılaşıyoruz. Bu akış da en sevmediğim insan davranışlarını içeriyor ama buna rağmen değişik karakterler tanımak açısından okunmasını tavsiye edeceğim bir kitap olmuş. Vaov çok sanatsal bir şekilde yorumladım. Cısss. (Not: Kitapta Tiffany ile ilgili yalnızca 3 cümle yer alıyor. Bu satırlardan da Tiffany’ den bir broş ve ayna satın alabileceğimiz bilgisi dışında bir fikir edinemiyoruz. Ihı)

4.       Bir Kadının Yaşamından 24 Saat – Stefan Zweig

Geçtiğimiz sene okuduğum kitaplar arasında beni en çok etkileyeni bu oldu Simyacı ile birlikte. En sevdiğim tarzlardan biri olan geçmişe dönerek anlatma tekniğiyle anlatılmış. Kitabın yer aldığı zaman dilimi ile geçmişi harmanlaması çok hoj bir şeydir bence, tek düzeliği ortadan kaldırır. Sıradan bir burjuva kadının hayatında anlamlı olarak gördüğü tek bir günden bahsetmiş. Bu gün içinde aşk, ihanet, kavramsal değişiklikler, kendini sınama… her şeyi yaşıyor. Göz kamaştırıcı bir şekilde başlayan tanışma hiç tahmin edilemeyecek bir şekilde sonuçlanır. En azından ben tahmin edememiştim. Dili çok akıcı, kısaca okuyun, okutturun. Şokzel.

5.       Simyacı – Paulo Coelho

Okumakta rezalet bir şekilde geciktiğim müko kitap. Dinle ilgilendirebilir isteyen ama bunun ötesinde bir kitap bence. Kesinlikle küçük yaşta değil daha olgunken okunması gereken hatta okunmuşsa bile hayatın farklı evrelerinde yeniden okunması gereken bir kitap. Paulocuğumun dili beni çok etkilemişti diğer kitaplarında da (Bknz: Veronika Ölmek İstiyor. Bu kitap da uzun süre tadı damağımda kalan kitaplardan biri oldu. Yeniden bir okuyayım hatta, o da ince kolay okunan bir kitap.), haliyle bu kitap da şaşırtmadı. Hikaye biraz kamu spotu kıvamında ancak önemli olan nedir, önemli olan süreçtir. Ana fikir doesn’t matter sometimes. Look at the tabela->

6.       Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf

Okuması en zor olan kitap buydu sanırım aralarında. Hala da birkaç sayfası duruyor. Günde en az 15 sayfa okuyayım resolution’ ı sayesinde bitiriyorum zaten yoksa daha da uzun bir süre sürünürdü elimde. Virginiacığımın dili hayli ağdalı. Bunu Dalgalar isimli kitabında da kanıtlamıştı zaten. Sanırım 5 sayfa falan okuyabildim rafıma kaldırmadan önce. Çevirinin de elbette katkısı vardır buna ama kendi üslubu böyle zaten. Feminizmin büyük savunucularından olduğunu tam anlamıyla görüyoruz bu kitabında. Ancak sübjektif de olsa çok ayrıntılı bir analiz yapmış bu kitapta geçmişten günümüze (kendi zamanına) kadın yazarların hangi şartlar aldığına var olmuş olabileceğine dair. Çok fazla kaynak belirtmiş böylece sayesinde araştırmacı-gazeteci sezilerim harekete geçti.


Enjoy.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder